Yuvaca | Kürtçe | Anlam |
aba | genellikle çobanların soğuktan korunmak için palto yerine sırtlarına aldıkları kaba kumaştan giysi | |
aboğ | eyvah | |
acer | yeni | |
ağız | fırı | ineğin doğumdan sonraki ilk sütü |
âğlemek | durdurmak, meşgul etmek | |
âğre | kağnıda mazının önüne ve arkasına gelerek onu döndüren ağaç parçası | |
ağşırtmax | ima etmek, dolaylı olarak söylemek, kasdetmek | |
alaf | alaf | yem |
alayı | hepsi, tamamı | |
alıç | bir tür yaban meyvesi | |
amel | ishal | |
anadut | deste halindeki ekini arabaya vemek üzere kullanılan çatal gereç | |
annaç | karşı taraf, yamaç | |
arısdax | tavan | |
aşgarsız | inat, söz dinlemeyen kişi | |
aşşağı yeli | güneyden esen rüzgar | |
aşxana (aşgana) | mutfak | |
axbın | yığın halinde sığır dışkısı | |
ayax yolu | tuvalet | |
azzıx | azıx | azık |
bala | kızlarıın oyuncak bebek yapmakta kullandıkları kumaş parçaları | |
barata | barata, berete | gövde, vücut, büyüklük, leş |
barxana | eşya, varı yoğu | |
basırmak | üzerini örtmek | |
bayaxta | demin, biraz önce | |
ber | koyunların sağılmak üzere girdikleri etrafı çevrili mekan, avlu | |
berci | beriwan | süt sağan kadın |
beyxut düşmek | beyxut | yorulup halsiz düşmek |
bezez | gaz lambasının camı | |
bıxın | vücudun bel kısmı (Belim bıxınım gırıldı!) | |
bicik | dana | |
bider | tarlaya ekilecek tohum | |
bij, bijgiç | kilim dokumada ipleri sıkıştırmak için kullanılan metalden çatal | |
bir yol (biyol) | bir kere, bir seferinde | |
bocu | köpek yavrusu, enik | |
bocut | içine su konan ağaç fıçı | |
boğanax | sağanak yağmur | |
boğazsax | boğazına düşkün | |
bôğon | bugün | |
boncuxlamax | 1. öküzün yük ağır gelince boyunduruktan kurtulup kaçması 2. iş ağır gelince bırakıp kaçmak | |
boranı | yoğurt, bulgur ve yeşillik katılarak yapılan bir yemek çeşiti | |
boyraz | kuzeyden esen rüzgar, poyraz | |
bozoğ | sarışın erkek | |
böyrek | 1. börek 2. böbrek | |
buğassax | çiftleşmeye hazır inek | |
bûğelek | hayvanları ısırarak kaçmalarına neden olan bir tür sinek | |
buymak | iyice üşümek | |
büzzük | küfür olarak vagina | |
cağ | 1. örgü şişi 2. kağnının bir parçası 3. banyo yapılan yer | |
cağada | boca etme şekli-cağada devirmek: boca etmek | |
carı | hızlı, çabuk, hareketli | |
cazı | cadı | |
cecim | cacım | savrularak samandan ayrılmış tahıl taneleri |
celfin | celfın | piliç |
cemek | mesezin arkasına takılan ve karasabanın çamurunu temizlemekte kullanılan metal | |
cerek | uzun ince ağaç, daha çok kağnılarda kullanılır | |
cıbıl | çıplak | |
cıdırlanmax | kızarak söylenmek | |
cıfıt | pis, rezil | |
cığızımak | bir zorlukla karşılaşınca amacından vazgeçmak | |
cılgısız | ciddiyetsiz, işi dalgaya alan bkz. fadısız | |
cılx | civciv oluşmamış bozuk yumurta | |
cıncıx | parlayan cam eşya . cıncıx boncux | |
cırcır | fermuar | |
cırındırıx | ||
cırıt | cirit, uzun sopa ve bu sopalarla oynanan oyun | |
cıscıbıl | çısçıplak | |
cibelmek | yaramazlık yapmak | |
cip | çok | |
cöhür | ziyaretlerden alınarak, uğur getireceğine inanıldığı için yenen toprak | |
culux | culux | hindi |
cücük | civciv | |
cüher | türbelerden, tekkelerden şifa vereceği düşünülerek alınan toprak | |
cünüt | tarlalarda batak olduğu için ekilemeyen yer | |
çalcı | sürekli dolaşıp duran | |
çağşımax | gevşemek | |
çalalanmış | az kullanılmış, biraz eskitilmiş | |
çalxama | ayran | |
çapıt | eski bez parçası | |
çarıx | kalın deriden tabanı yine deri iplerle bağlanan ayakkabı, çarık | |
çarmıx | cezalandırmak için insanların üzerine bağlandığı haç şeklinde aygıt | |
çarpı | badana yerine kullanılan beyaz toprak | |
çarxıt | bozuk, sakat | |
çaxıldax | genellikle koyunlarda, dışkının arka kısımda yünlere yapışarak oluşturduğu küçük yuvarlaklar | |
çebiş | dişi keçi | |
çec | tığ savrulduktan sonra arta kalan tahıl yığını | |
çedene | kendir tohumu | |
çer | hayvanlara söylenen bir küfür sözü | |
çılxa | sade, yalnızca | |
çıra | camsız gaz lambası | |
çırpı | özellikle soba tutuşturmak için ağaç dallarının küçük küçük kesilmiş hali | |
çilesiz | çılgın | |
çimmek | yıkanmak, banyo yapmak | |
çir | kurutulmuş kayısı | |
çirpi | ağaç dallarının yakmak üzere küçük kesilmiş hali | |
çirtik | çırtik | baş parmak ile orta parmağın birleştirilip, hızla kaydırılması |
çôğdürmek | işemek | |
çôkelik | çolık | yağsız peynir türü |
çomça | çemçik | kepçe |
çoyna | 1. çolak, eli olmayan kimse 2. beceriksiz | |
çömez | ||
çul | cıl | at, eşek sırtına atılan örtü |
çurun | büyük kap – Çay bir olur, çurun musun? | |
çüt | cot | çift, karasaban |
dâğarmen | değirmen | |
dâğnek | deynek, uzunca sopa | |
dâğsiz | yerli yersiz davranan, densiz | |
dahra | ot, yonca gibi şeyleri doğramakta kullanılan kesici alet | |
dalap | cinsel istek duyan | |
daldaşşax | çırılçıplak | |
daldingil | çırılçıplak, yapayalnız | |
dangalax | yersiz, olur olmaz konuşan kimse | |
darmıx | dar=ağaç | |
dasdaylax | çıplak, çırılçıplak | |
davar | koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan | |
daylax | 1. atın veya eşeğin yavrusu, tay, sıpa 2. çıplak | |
debertmek | kabartmak | |
depe yeli | güneybatıdan esen rüzgar | |
dıllım | çabuk alınan, alıngan, küseğen | |
dırmıx | dırmıx | toprağı düzeltmekte ya da ot, yonca toplamakta kullanılan gereç, tırmık |
dıvrax | dıvrax | 1. kibar, küçük, derli toplu 2. çevik |
dıxız | fazla sıkı, sıkıca doldurulmuş | |
dibek | büzükçe havan | |
diğdirmek | işemek | |
diğelmek | dinelmek, ayakta durmak | |
dinari | iskambilde karo | |
dirgen | ot, yonca toplamakta kullanılan demir gereç | |
dombalax | takla | |
dombalax aşmax | takla atmak | |
dumast | bir süt ürünü | |
düve | inek olacak genç sığır | |
ekir | eritilen tereyağının altında kalan tortu | |
ekrut | miskin, tembel | |
elefte | orospu anlamında küfür | |
ellâğam | herhalde | |
emenmek | gıpta etmek, yerinmek | |
en | kime ait olduğu bilinsin diye hayvanların kulağına kesilerek yapılan iz, belirti | |
enek | iz yapmak amacıyla ağaca yapılan kertik | |
essah | gerçek, gerçekten | |
essik | tam dolu olmayan (kaplar için kullanılır) | |
evlek | tarlada sürülmek üzere pullukla iz yapılarak ayrılan bölüm | |
evmek | acele etmek | |
fadısız | ciddi olmayan, cıvık | |
fehâmsiz | dikkatsiz, algılama güçlüğü olan, fehimsiz | |
ferfana | bayram günlerinde evlerden toplanan yiyeceklerle yapılan şölen | |
ferik | ferık | tavuk olacak büyük civciv |
fıs çıkmak | boşa çıkmak, verilen sözün yerine gelmemesi | |
fışkı | at ve eşek gibi hayvanların dışkısı | |
filteke | kilitli iğne | |
firez | fıraz | tarlanın ekin biçilip toplandıktan sonraki hali |
firik | tam olmamış buğdayın ateşe tutularak pişirilmiş hali | |
fortacı | palavracı | |
gağartmax | kaldıraç düzeneğinde olduğu gibi bir şeyi güç kullanarak hareket ettirmek | |
galax | tezek yığını | |
galıç | galuç | orak |
galındır | xalundur | hayvanın ilk sütünden yapılan bir süt ürünü |
gamga | ağaçların kabuğu | |
gangal | içinin ışkını yenebilen bir dikenli bitki | |
garnaz | başkasını çekemeyen | |
garôğ | siyahi, daha çok köpeklere isim olarak verilir | |
gasdilek | bilerek, kasden | |
gaspendek | bilerek, kasden | |
gavara çekmek | yellenmek | |
gavut | kavurganın havanda dövülerek un haline getirilmi? hali | |
gax | taş oyuğu (İçinde yağmur suyu birikir) | |
gaygana | omlet | |
gayım | gayim | sağlam |
gaylolmax | razı olmak, birinin isteğini kabul etmek | |
gazayağı | kamışı yenen dikenli bir bitki | |
geçgere | çeşitli eşya taşımak için kullanılan ve iki kişi tarafından ağaçlarından tutularak taşınan gereç | |
gedik | tepe, ufuk | |
gekko | keko | arkadaş |
gelloğ | gıllor | zünepe oyunundaki yuvarlak taş |
gelt | ince kilim | |
get | çentik | |
gever | sulama arkından evleğe veya maşalaya açılan yol | |
gıdık | gırtlağın ön kısmı | |
gıldık | koyun, keçi gibi hayvanların dışkısı | |
gıpçıx | 1. küçük çöp parçası 2. küçük makas | |
gırnap | kendir ipi, sicim | |
gısmıx | cimri | |
gıvış | koyun, keçi gibi hayvanların dışkısı | |
gıvıxtırmax | özellikle hayvanları içeri sokmak için korkutarak biraraya getirmek | |
gıyıx | çuvaldız | |
gızan | çiftleşmeye hazır dişi köpek | |
gidik | gıdık | oğlak |
gobelek | mantar | |
gocek | gocek | yeni bitmis, yeşil ekin |
goğ | 1. birinin arkasından (gaybetinden) konuşulan söz 2. mavi | |
goğcu | dedikoducu | |
golcax | giysilerin bilekten dirseğe kadar olan bölümünü korumak için kullanılan kumaştan bir üstlük | |
gôllik | gollık | küçük, ufak tefek |
gôn | deri, ten | |
goroğ | gor=kurt | insana yakın olmayan |
goyax | tepelerin arasında engin, çukur yer | |
gullep | zerza geçtikten sonra asma kilidin takıldığı toka | |
gulp | sap | |
gunnamax | mundar (tek tırnaklı) hayvanların doğurması | |
gûrk | kuluçka, kuluçkaya yatan kanatlı hayvan | |
gurna | qurna | 1. çeşmede suyun aktığı yer 2. yere açılan oyuk |
gûrneş olmax | koyunların güneşten korunmak için birbirlerine sokulmaları | |
gurum | gurum | baca veya soba borularında katılaşmış is |
guşxana (xuşxana) | büyük tencere, kazan | |
guz | kuzey | |
hacat | alet edevat | |
hâğbe | heybe | |
hamıt | atların boynuna geçirilen koşum takımı | |
harıx | ark | |
haşarı | haşari | kural dinlemez |
havan | kavurga, haşhaş, çedene gibi yiyecekleri ezmede kullanılan gereç | |
havşalamax | önünü kesmek | |
havşu | havşa | avlu |
havxurmax | havlamak | |
hayıf | öç, intikam | |
hayıf almak | öç almak, intikam almak | |
hayma | damdaki ot, yoca yığını | |
hazeren bin | binlerce | |
helik | duvar taşlarının arasını doldurmak için konan küçük taşlar | |
herk | nadas | |
herle | un çorbası | |
hestana | birdir bir oyunu | |
hetize | tereyağı, un ve şekerden yapılan katıca bir tatlı | |
hevrümede | çarçabuk, tezelden | |
hezan | hezen | damlara atılan uzun kereste |
höbere | düşünmeden hareket eden, beceriksiz | |
hörp | bir kaptan sesli şekilde alınan yudum | |
huğ | hux | tarlalardaki taş yığını |
iğım | kilim, halı dokumak üzere kurulan düzenek, dokuma tezgahı | |
iğmax | dokuma düzeneğini kurmak | |
ilâğan | leğen | |
ilme | ilme | tarlalarda toprak altındaki taş |
imremek | yakınlık göstermek | |
istikan | bardak | |
işlik | ince yakalı gömlek | |
karmaç | iri çekilmiş tahıla (zavar) su katılarak hazırlanan hayvan yemi | |
keççik | bir tür baş bağlama | |
keçe | çobanların soğuk kış günlerinde kullandıkları kalın keçeden yapılmış palto | |
kefiye | başa bağlanan bir tür başörtü | |
kekil | kakül | |
kele | yahu (Kadınlar söyler) | |
kelik | naylon terlik, sandalet | |
kemçik | sivri, çarpık burun | |
kemk | dokuma tezgahının ana ağaçları | |
kepenek | 1. kelbek 2. yğmurdan korunmak için çuvalın kendi içinde katlanmış şekli | |
kerme | ağılın tabanında biriken ve sonra kalıplar halinde yakacak olarak kullanılan koyun dışkısı | |
kerpiç | duvar örmede kullanılan pişirilmemiş topraktan yapılan tuğla | |
kertik | kertık | çentik |
kertmek | çentik açmak | |
keş | kurutulmuş ayran | |
keven | ||
kevgür | kefgır | metal süzgeç, kevgir |
keyveni | kebani | yemek pişiren |
kıraç | kıraç | susuz arazi |
kirkit | halı, kilim daokumakta kullanılan dişli alet | |
kişiflemek | gizlice gözetlemek | |
kişkirt | kilim dokumada kullanılan üç dört dişli, uzunca gereç | |
kolan | atın eyerini tutturmak için attın karnının altından geçirilerek sıkıştırılan kayış | |
kôlük | kolık | boynuzsuz öküz |
kôp | 1. kağnının bir parçası 2. bu tahta parçası ile kurulan bir salıncak oyunu | |
kôrmen | bir ot | |
kôsnü | köstebek | |
kôstağe | köstebeğin dürtüp yığdığı toprak yığını,kösteğe | |
kôsüre | tırpan gibi kesici aletleri keskinleştirmede kullanılan bir taş | |
kôtek | dayak, sopa | |
kôtelemek | bir şeyi kızarak atmak, fırlatmak | |
kôynek | fanila yerine giyilen beyaz pamuklu bezden yakasız giysi | |
kôzber | karasabanı boyunduruğa tutturan ağaç parçası | |
kûcü | dokuma tezgahında ipleri tutan uzun ağaç | |
kûde | köpeği kovmak için söylenen bir ünlem | |
kûlek | 15 litre büyüklükte tahıl ölçü birimi | |
kûllük | sobadan çıkan tezek küllerinin yığın halinde biriktirildiği yer | |
kulunç | qulunç | sırt |
kûrtük | kurtık | sıkışmış kar kütlesi |
kûrük | kurık | eşeğin yavrusu, sıpa |
kûrün | kurın | içinde hayvanlara yem veya su verilen uzunca tekne |
kutnu | çeşitli renk ve desenlerle süslenmiş, genellikle zubun dikmede kullanılan atlas kumaş | |
lâğen | legan | teştten küçük, siniden derin yayvan kap |
lallıx | peltek | |
loğ | loğx | yumuşak toprağı (toprak damı) sıkıştırmak için kullanılan taş silindir |
lor | bir peynir türü | |
masura | üzerine ip sarılan küçük ağaç parçası | |
maşala | bostanda sebzelerin ekildiği küçük bölümlerden her biri | |
mecek | mesezin arkasına takılan ve karasabanın toprağını kazımaya yarayan metal | |
meçidôğn | köyün orta yerinde bulunan buluşma yeri | |
meret | merat | sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü |
mertek | toprak damlara atılan uzun ağaç | |
mesez | öküz, manda gibi koşum hayvanlarını yonlendirmeye yarayan uzun sopa | |
meymenetsiz | uğursuz, hayır gelmez | |
mıraz | murat, erek | |
mırıx | sulu çamur | |
mısmıl | düzgün, dürüst, mundar olmayan | |
mıtırıp | cimri | |
mıx | mıx | metal çivi |
mucux | küçük, kapalıca göz | |
mundar | kanı akmadan (islami kurallara göre kesilmeden) ölen hayvan | |
musur | ahırlarda büyükba? hayvanların yemlerini yedikleri duvarlara biti?ik durumda yapılmı? uzun ve çukur yemlik | |
muzurnaz | yaramaz | |
natemeli | aksi, yaramaz kişi | |
nefseniyetli | gururlu, onurlu | |
nodul | mesezin ucuna, hayvanlara dürtmek üzere takılan sivri çivi | |
oğrun | gizli, gizliden, farkettirmeden | |
omaç | kızartılmış tereyağının içine doğranmış yufka katılarak yapılan yemek | |
oxlağaç | oklava | |
öküz götü | meyvası yenen bir tür ot | |
öllük | bebeklerin altının sıcak ve kuru kalması için kundağın içine konan taneli toprak | |
örk | hayvanların kaçmaması için bağlandığı ip | |
örklemek | hayvanları otlayacağı bir iple bağlamak | |
örselemek | yıpratmak, ezmek, hırpalamak | |
ötürük | ishal | |
öyün | yemek | |
özeme | yoğurttan yapılan, ayrandan koyuca bir içecek (Ekmeğe katıklık olarak kaşıkla da yenir.) | |
partal | yalan, palavra | |
paxıl | malını başkasına vermemek için saklayan | |
pestukan | kışın çorba yapmak üzere yoğurt veya ayranın süzülüp kurutulmuş hali | |
peşgır | havlu | |
pırçalıx | kayalık yerlerde yetişen, turpa benzer bir bitki | |
pırnat | pırnat | xorumdan küçük, iki elin arasına sığacak kadar ekin parçası |
pırtı | pırtı | manifatura, kumaş |
pırtık | pırtık | küçük |
pırtmak | bir şeyin bulunduğu yerden sıyrılıp firlaması | |
pıtırax | dikenli tohumları olan bir bitki | |
pirçekli | havuç | |
pissik | kedi | |
potux | kahverengi, devetüyü rengi | |
puxağı | puxağı | atın kaçmaması için ayağına bağlanan zincir |
puxarı | puxari | davlumbaz |
püsgûğüt | bisküvi | |
reşim | raşem | çece vurulan damga |
sâğartmek | koşmak, koşarcasına hızlı yürümek | |
salaxana | orospu anlamında küfür | |
sambağ | zelbenin ucuna bağlanan ip | |
sarat | serat | gözleri büyükçe kalbur |
sası | tadı bozulmuş olan | |
sax | uyanık | |
sehen | genellikle bakırdan yapılmış metal tabak | |
sındı | makas | |
sıvışmak | gizlice ortadan kaybolmak | |
siğecen | ince hesaplı, saman altında su yürüten | |
sikke | hayvanların otlamak üzere bağlandığı yere çakılan sivri demir | |
sinayağı | sofra sinilerinin altına konan, işi bitince de katlanıp kaldırılabilen sehpa | |
sinsin | düğünlerde erkekler tarafından oynanan bir oyun | |
sirken | yemekte kullanılan ispanağa benzer bir tür ot | |
soğukkuyu | lastik ayakkabı | |
soxax | evin giriş kısmı, hol | |
soxu | içinde tokmakla tahıl ezilen oyuk taş | |
soxum | lokma | |
soyxa | bir şeyi lanetlercesine söylenen bir ilenme sözü | |
sufra | sofra | |
sûğük | sıvık | damın uç kısımları |
sümsük | pısırık | |
sürsülük | alıca benzer bir tür yaban meyvesi | |
şakül | çekul | örülen duvarın dikliğini ayarlamak için kullanılan ucuna ip bağlanmış koni biçiminde araç |
şaplax | şappık | 1. alkış 2. tokat |
şarmıta | orospu anlamında küfür | |
şebeş | bir tür gem | |
şelek | yük, sırtta taşınan ot, keven vs. yığını | |
şıxırdax | çok sayıda, bol; Ağaçta meyva şıxırdax gibi. | |
şibik | çapak, gözde biriken tortu | |
şikilsiz | çirkin | |
şişek | koyun olmaya aday toklu | |
şoğra | şore | çorba |
şor | şor | dedikodu |
şörük | ağızdan sızıntı halinde akan tükürük | |
talaz | toz fırtınası | |
tandır | tennur | içinde ateş yakılarak ekmek pişirilen çukur |
tandırın badı | tandır duvarının iç kısmı | |
tangoğ | tanko | kısa (Örn. etekler için) |
tapan | tapan | toprağı düzlemeye yarayan gereç |
tas | su, süt vs. içmek için kullanılan derin kap | |
tavatır | güzel, iyi | |
tavlanmax | şimanlamak, kilo almak | |
tavlu | şişman, etli butlu | |
taxa | taxa | duvarda bulunan ve içine eşya konan oyuk |
taxalax | içli köftenin tereyağı ile doldurulmuşu | |
taxtabeç | odalarda içinde eşya saklanan gömme dolap | |
taxyonuz | taxyonuz | |
tebağat | huy | |
teberik | birine anı olarak verile hediye, kutsal hediye | |
tee | kadınlar tarafından kullanılan bir nida sözü | |
teh düşmek | bir şeyin istendik biçimde yürümesi için dikkat etmek | |
teltik | peltek | |
temek | samanlığa saman doldurmak için duvara açılmış genişçe delik | |
temli | tarlalarda, toprak altında yetişen bir bitki | |
teşt | içinde örn. çamaşır yıkanan yayvan kap | |
tığ | tıx | harmanın sürülerek yığılmış hali |
tıpsıtmak | korkup çekilmek | |
tırsmax | korkmak, çekinmek | |
tike | kuşbaşı kesilerek güneşte kurutulmuş et | |
tomuzlan | mayıs böceği | |
toxaç | çamaşır yıkamakta kullanılan kalın yassı tahta parçası | |
toxlu | bir yaşında kuzu | |
toxmax | toğmax | tokmak |
toxurdamax | kaynamak | |
toyga | toğxa | kurutulmuş ayran (keş) ezilerek yapılan çorba |
tölsüz | kontrolsüz haraket eden, beceriksiz, bkz. höbere | |
tulux | çobanların azıklarını koydukları deri torba | |
tuman | genellikle beyaz pamuklu bezden dikilmiş uzunca kilot | |
turfanda | turfanda | |
tusmak | kafasını içine çekmek, geri çekilmek, pısırıklaşmak | |
tülek | tülek | kurnaz |
ûğsüllenmek | işi yavaştan almak | |
üleş | leş, kadavra | |
vargel | bir dokuma tezgahı parçası | |
vış | bir hayret ve üzülme sözü | |
xalik | xêlik | duvar örülürken dış tarafe gelen taşlaın arasını doldurmak için aralarına konan küçük taşlar |
xap a xap | xap a xap | 1. ansızın 2. tamıtamına |
xapır | xopan | dişsiz |
xaranı | büyük kazan | |
xarer | xarar | büyük kıl çuval |
xasır | xasır | hasır |
xaşetmek | yormak | |
xaşını çıxarmax | iyice yormak | |
xaxıx | ||
xımbıl | xımbıl | beceriksiz, tembel, hareketsiz |
xınçirikli | asık suratlı, içten hesaplı olan | |
xındik | sümük | |
xınkirmek | sümkürmek | |
xışırtı | çıtırtı | |
xorum | xorum | desteden küçük ekin yığını |
xoza | kefiyenin düğümü | |
xurç | xurç | kilim gibi dokunmuş heybe |
yaba | harman savurmada veya saman doldurmada kullanılan çatal uclu ağaçtan yapılmış alet | |
yağalax | hafif açık, kapıyı yağalax bırakmak: kapıyı hafif aralı bırakmak | |
yağalmax | yanılmak | |
yal | köpek yemi | |
yalax | içine yağmur suyu dolmuş taş oyukları | |
yaşar | bir yaşında dana | |
yavuncumax | imrenmek, yardım ummak | |
yeğni | hafif | |
yelpik | yelpug (=fırtına) | çevik, hızlı koşan |
yılbırt | hızlı koşan | |
yörep | yokuş | |
yumuş buyurmax | birinden bir iş yapmasını istemek | |
yumuş dutmax | kenisinden istenen, buyrulan işi yerine getirmek | |
yunnax | tahıl yıkanan su yatağı | |
zavar | zewar | hayvanlara yedirilmek üzere iri çekilmiş tahıl |
zelbe | öküzlerin boyunduruktan kaçmaması için boyunlarının iki yanına geçen ağaç veya demir çubuk | |
zerza | zerze | kapıları kilitlemeye yarayan kalın zincir |
zığarmax | bir şey zoruna gelince vazgeçmek bk. zıllımax | |
zıllımax | oyunbozanlık yapmak, zorlukla karşılaşınca vazgeçmek bk. zığarmax | |
zıxmın | topraktan çiğdam vs. çıkarmak için kullanılan ucunda sivri bir metal bulunan sopa | |
zibil | çör çöp, toz yığını | |
zil | filiz | |
zilif | yanaklardan aşağıya sarkan saç | |
zillenmek | filizlenmek, filiz vermek | |
zubun | genellikle kutnu, kadife gibi değerli kumaşlardan yapılan ve üç parçadan oluşan etek | |
zumzux | yumruk | |
zünepe | yuvarlak, küçük bir taşı yassı taşlar vasıtasıyla hareket ettirerek oynanan bir oyun |