Çoğunlukla Yuva ve Külahlı köylerinde kullanılan ama diğer çevre köylerde bilinmeyen ya da sıklıkla kullanılmayan birçok sözcük var. Yıllardır fırsat oldukça köyde veya köylülerimizle buluştuğumuzda onların konuşmalarına dikkat ederek bu sözcükleri toplamaya çalıştık.
Bu derleme sırasında dikkatimizi çeken noktalardan biri bu kavramların birçoğunun aynı veya yaklaşık bir telaffuzla Kürtçede de bulunmasıydı. Özellikle tarım ve hayvancılıkla ilgili kavramlarda benzerlik daha fazla. Bu durum akla söz konusu sözcüklerin dile yerleşmesini sağlayan Yuvalıların kökeninde Kürtlük olup olmadığı sorusunu getiriyor. Ayrıca Şeref köyünden 1960’lı yıllarda Yuva’ya göçenleri saymasak bile Elbistan’dan gelerek buraya yerleşen Kürt kabilelerin olduğu biliniyor. Her ne kadar sonraki kuşaklar anadillerini öğrenmeyerek asimile olsalar da önceki kuşaklar üzerinden bir değiş tokuş olduğu düşünülebilir. Öyle olmasa bile Yuvalıların Kürtlerle uzun süre yakın ilişkilerinin olduğunu iddia etmek bir abartma sayılmaz sanıyoruz.
Dikkat çekici ikinci bir nokta ise bu kavramların birçoğunun Çorum bölgesinde de halk dilinde kullanıldığıdır. Bu benzerliğin açıklaması da ayrı bir araştırma konusu olabilir.
Bu sözcükleri yazarken Yuva’daki telaffuzu doğru verebilmek için bazı sözcüklerde a, o ve u harflerinin üzerine şapka koyduk. Genizden çıkan sert h sesini de x harfiyle verdik. Aşağıdaki listede Yuva’da söyleniş şeklinin yanına bulabildiğimiz kadarıyla Kürtçesini de koyduk.
Sizler de bu sözlüğü geliştirmek amacıyla bizim aklımıza gelmeyenleri bildirir veya yanlış olduğunu düşündüğünüz noktaları iletirseniz, bunları memnuniyetle ekler veya değiştiririz.
Yuvaca | Kürtçe | Anlam |
aba | genellikle çobanların soğuktan korunmak için palto yerine sırtlarına aldıkları kaba kumaştan giysi | |
aboğ | eyvah | |
acer | yeni | |
ağalmek | eğilmek | |
ağız | fırı | ineğin doğumdan sonraki ilk sütü |
âğlemek | durdurmak, meşgul etmek | |
âğre | kağnıda mazının önüne ve arkasına gelerek onu döndüren ağaç parçası | |
ağrek | ||
ağşırtmax | ima etmek, dolaylı olarak söylemek, kasdetmek | |
alaf | alaf | yem |
alaycax | hep birlikte | |
alayı | hepsi, tamamı | |
alaz | alev | |
alıç | bir tür yaban meyvesi | |
amel | ishal | |
anadut | deste halindeki ekini arabaya vemek üzere kullanılan çatal gereç | |
angıt | avanak, akılsız, saf | |
anız | ekin biçildikten sonra toprakta kalan kısmı ya da bu durumdaki tarla | |
annaç | karşı taraf, yamaç | |
arısdax | tavan | |
asbap | giysi | |
aşgarsız | inat, söz dinlemeyen kişi | |
aşşağı yeli | güneyden esen rüzgar | |
aşxana (aşgana) | mutfak | |
ateş/soba gaymax | ateşi veya sobayı yanacak duruma getirmek, hazırlamak | |
avcar | bir yiyeceğe katılan katkı maddesi | |
axbın | yığın halinde sığır dışkısı | |
ayax yolu | tuvalet | |
azzıx | azıx | azık |
bağâz | beniz, sima, yüz (Bağzi solmuş!) | |
bala | kızlarıın oyuncak bebek yapmakta kullandıkları kumaş parçaları | |
barata | barata, berete | gövde, vücut, büyüklük, leş |
barxana | eşya, varı yoğu | |
basdıx | pestil | |
basırmak | üzerini örtmek | |
bayaxta | demin, biraz önce | |
beklik | kabızlık | |
ber | koyunların sağılmak üzere girdikleri etrafı çevrili mekan, avlu | |
berci | beriwan | süt sağan kadın |
berk | sağlam, sıkı | |
berkitmek | sıkıştırmak | |
beyxut düşmek | beyxut | yorulup halsiz düşmek |
bezez | gaz lambasının camı | |
bıldır | geçen yıl | |
bıxın | vücudun bel kısmı (Belim bıxınım gırıldı!) | |
bibi | hala | |
bicik | buzağı, dana | |
bider | tarlaya ekilecek tohum | |
bij, bijgiç | kilim dokumada ipleri sıkıştırmak için kullanılan metalden çatal | |
bişi | yumurtalı hamurun tavada kızartılarak yapılmış hali | |
bocu | köpek yavrusu, enik | |
bocut | içine su konan ağaç fıçı | |
boğanax | sağanak yağmur | |
boğazsax | boğazına düşkün | |
bôğon | bugün | |
boğür | vücudun iki yanı | |
boncuxlamax | 1. öküzün yük ağır gelince boyunduruktan kurtulup kaçması 2. iş ağır gelince bırakıp kaçmak | |
boranı | yoğurt, bulgur ve yeşillik katılarak yapılan bir yemek çeşiti | |
boxlux | hayvan gübresinin yığıldığı yer | |
boyna | devamlı, sürekli | |
boyraz | kuzeyden esen rüzgar, poyraz | |
bozoğ | sarışın erkek | |
böyrek | 1. börek 2. böbrek | |
buğassax | çiftleşmeye hazır inek | |
bûğelek | hayvanları ısırarak kaçmalarına neden olan böcek | |
buğüz | kin | |
buymak | iyice üşümek | |
büzzük | küfür olarak vagina | |
cağ | 1. örgü şişi 2. kağnının bir parçası 3. banyo yapılan yer | |
cağada | boca etme şekli-cağada devirmek: boca etmek | |
carı | hızlı, çabuk, hareketli | |
cavcav etmek | gereksiz yere konuşmak | |
cazı | cadı | |
cecim | cacım | savrularak samandan ayrılmış tahıl taneleri |
celfin | celfın | piliç |
cemek | mesezin arkasına takılan ve karasabanın çamurunu temizlemekte kullanılan metal | |
cerek | uzun ince ağaç, daha çok kağnılarda kullanılır | |
cıbıl | çıplak | |
cıdırlanmax | kızarak söylenmek | |
cıfıt | pis, rezil | |
cığızımak | bir zorlukla karşılaşınca amacından vazgeçmak | |
cılga | ince, dar, taşlı yol, patika | |
cılgısız | ciddiyetsiz, işi dalgaya alan bkz. fadısız | |
cıllımbırt | uyduruk | |
cılx | civciv oluşmamış bozuk yumurta | |
cıncıx | parlayan cam eşya . cıncıx boncux | |
cırcır | fermuar | |
cırındırıx | ||
cırıt | cirit, uzun sopa ve bu sopalarla oynanan oyun | |
cıscıbıl | çısçıplak | |
cibelmek | yaramazlık yapmak | |
cip | cip | çok, fazla |
cor | laf, söz | |
cozutmax | delirmek | |
cöbel | ||
cöhür | ziyaretlerden türbelerden alınarak, uğur getireceğine inanıldığı için yenen toprak bkz. cüher |
|
culux | culux | 1. hindi, 2. yanılgan, saf (İnsan culuxdur.) |
cücük | civciv | |
cüher | ziyaretlerden, türbelerden, tekkelerden şifa vereceği düşünülerek alınan toprak bkz. cöhür |
|
cünüt | tarlalarda batak olduğu için ekilemeyen yer | |
çağa | çocuk | |
çağşımax | gevşemek | |
çalalanmış | az kullanılımış, biraz eskitilmiş | |
çalcı | sürekli dolaşıp duran | |
çalgap | yarım yamalak, bir an | |
çalıx | el, kol gibi uzuvlarda sakatlığı olan | |
çalxama | ayran | |
çapıt | eski bez parçası | |
çarıx | kalın deriden tabanı yine deri iplerle bağlanan ayakkabı, çarık | |
çarmıx | cezalandırmak için insanların üzerine bağlandığı haç şeklinde aygıt | |
çarpı | badana yerine kullanılan beyaz toprak | |
çarxıt | bozuk, sakat | |
çaxıldax | genellikle koyunlarda, dışkının arka kısımda yünlere yapışarak oluşturduğu küçük yuvarlaklar | |
çebiş | dişi keçi | |
çec | tığ savrulduktan sonra arta kalan tahıl yığını | |
çedene | kendir tohumu | |
çengi | kavgacı (kadınlar için kullanılır) | |
çer | hayvanlara söylenen bir küfür sözü | |
çermemek | kolları sıvamak | |
çığnamax | çiğnemek, ezmek | |
çılxa/çıxla | sade, yalnızca | |
çıngı | kıvılcım | |
çıra | camsız gaz lambası | |
çırpı | özellikle soba tutuşturmak için ağaç dallarının küçük küçük kesilmiş hali | |
çıxım | Ekin biçerken ırgatların bir defada biçecekleri kadar bölüm | |
çilesiz | çılgın | |
çimmek | yıkanmak, banyo yapmak | |
çir | kurutulmuş kayısı | |
çirpi | ağaç dallarının yakmak üzere küçük kesilmiş hali | |
çirtik | çırtik | baş parmak ile orta parmağın birleştirilip, hızla kaydırılması |
çôğdürmek | işemek | |
çôkelik | çollık | yağsız peynir türü |
çomça | çemçik | kepçe |
çoyna | 1. çolak, eli olmayan kimse 2. beceriksiz | |
çömez | ||
çul | cıl | at, eşek sırtına atılan örtü |
çurun | büyük kap – Çay bir olur, çurun musun? | |
çüt | cot | çift, karasaban |
dabaz | kaşıntı, alerji | |
dâğarmen | değirmen | |
dâğarmi | yuvarlak | |
dâğnek | deynek, uzunca sopa | |
dâğsiz | yerli yersiz davranan, densiz | |
dahra | ot, yonca gibi şeyleri doğramakta kullanılan kesici alet | |
dal | bel, sırt | |
dalap | cinsel istek duyan | |
daldaşşax | çırılçıplak | |
daldingil | çırılçıplak, yapayalnız | |
dalı gırılmax | darbe yemek | |
dangalax | yersiz, olur olmaz konuşan kimse | |
darmıx | dar = ağaç | |
dasdaylax | çıplak, çırılçıplak | |
davar | koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan | |
daylax | 1. atın veya eşeğin yavrusu, tay, sıpa 2. çıplak | |
debertmek | kabartmak | |
depe yeli | güneybatıdan esen rüzgar | |
devre | ters – Çorabını devre giymiş. | |
dıllım | çabuk alınan, alıngan, küseğen | |
dırmıx | dırmıx | toprağı düzeltmekte ya da ot, yonca toplamakta kullanılan gereç, tırmık |
dıvrax | dıvrax (Zazaca) | 1. kibar, küçük, derli toplu 2. çevik |
dıxız | fazla sıkı, sıkıca doldurulmuş | |
dibek | büzükçe havan | |
diğdirmek | işemek | |
diğelmek | dinelmek, ayakta durmak | |
dinari | iskambilde karo | |
dirgen | ot, yonca toplamakta kullanılan demir gereç | |
dombalax | takla | |
dombalax aşmax | takla atmak | |
döşürmek | dilenmek | |
duğûrcük | genelde çorbalarda kullanılan ince bulgur | |
dulda | rüzgardan korunaklı yer | |
dumast | bir süt ürünü | |
düve | inek olacak genç sığır | |
ebemguşağı | gökkuşağı | |
eğleşmek | oyalanmak | |
ekir | eritilen tereyağının altında kalan tortu | |
ekrut | miskin, tembel | |
elefte | orospu anlamında küfür | |
Elekçi | roman, çingene | |
elemeşgere | aleni, apaçık | |
ellâğam | herhalde | |
emenmek | gıpta etmek, yerinmek | |
en | kime ait olduğu bilinsin diye hayvanların kulağına kesilerek yapılan iz, belirti | |
encemi | sonunda, neticesinde | |
enek | iz yapmak amacıyla ağaca yapılan kertik | |
erinmek | üşenmek | |
esirikli | dengesiz | |
essah | gerçek, gerçekten | |
essik | tam dolu olmayan (kaplar için kullanılır) | |
eşgere | açık, aleni | |
ev barx | bir kişinin varı yoğu | |
evlek | tarlada sürülmek üzere pullukla iz yapılarak ayrılan bölüm | |
evlük | mutfak | |
evmek | acele etmek | |
fadısız | ciddi olmayan, cıvık | |
farşetmek | açıklamak | |
fehâmsiz | dikkatsiz, algılama güçlüğü olan, fehimsiz | |
ferfana | bayram günlerinde evlerden toplanan yiyeceklerle yapılan şölen | |
ferik | ferık | tavuk olacak büyük civciv |
fırgat | acı, feryat | |
fıs çıkmak | boşa çıkmak, verilen sözün yerine gelmemesi | |
fışkı | at ve eşek gibi hayvanların dışkısı | |
filteke | kilitli iğne | |
firez | fıraz | tarlanın ekin biçilip toplandıktan sonraki hali |
firik | tam olmamış buğdayın ateşe tutularak pişirilmiş hali | |
fortacı | palavracı | |
gağartmax | kaldıraç düzeneğinde olduğu gibi bir şeyi güç kullanarak hareket ettirmek | |
gâğâz | geniz (Gâğzine gaçmış!) | |
galax | tezek yığını | |
galıç | galuç | orak |
galın | başlık, başlık parası | |
galındır | xalındır | hayvanın ilk sütünden yapılan bir süt ürünü |
gamga | ağaçların kabuğu | |
gangal | içinin ışkını yenebilen bir dikenli bitki | |
gapçıx | kabuk, zar (tahıl tanelerinin gapçığı) | |
garmaç | iri çekilmiş, zavar halindeki tahılın su katılarak hayvana verilecek hale getirilmiş durumu | |
garnaz | başkasını çekemeyen | |
garôğ | siyahi, daha çok köpeklere isim olarak verilir | |
gasdilek | bilerek, kasden | |
gaspendek | bilerek, kasden | |
gavara çekmek | yellenmek | |
gavut | kavurganın havanda dövülerek un haline getirilmi? hali | |
gax | taş oyuğu (İçinde yağmur suyu birikir) | |
gaygana | omlet | |
gayım | qayim | sağlam |
gaylolmax | razı olmak, hemfikir olmak | |
gazayağı | kamışı yenen dikenli bir bitki | |
geçgere | çeşitli eşya taşımak için kullanılan ve iki kişi tarafından ağaçlarından tutularak taşınan gereç | |
geçinmek | ölmek | |
gedik | tepe, ufuk | |
gekko | keko | arkadaş |
gelloğ | gıllor | zünepe oyunundaki yuvarlak taş |
gelt | ince kilim | |
get | çentik | |
gever | sulama arkından evleğe veya maşalaya açılan yol, su ağzı | |
gıcı | karla karışık yağmur | |
gıdık | gırtlağın ön kısmı | |
gılap | biçim, şekil, güzellik | |
gılapsız | çirkin, biçimsiz | |
gıldık | koyun, keçi gibi hayvanların dışkısı | |
gıpçıx | 1. küçük çöp parçası 2. küçük makas | |
gırağ | kenar, kıyı | |
gırnap | kendir ipi, sicim | |
gısmıx | cimri | |
gıtil | yüzsüz yorgan | |
gıvış | koyun, keçi gibi hayvanların dışkısı | |
gıvıxtırmax | özellikle hayvanları içeri sokmak için korkutarak biraraya getirmek | |
gıyıx | çuvaldız | |
gızan | çiftleşmeye hazır dişi köpek | |
gızınmax | ısınmak | |
gidik | gıdık | oğlak |
gobelek | mantar | |
gocek | gocek | yeni bitmis, yeşil ekin |
goğ (gaybet) | birinin arkasından konuşulan söz | |
goğcu | dedikoducu | |
goğlamax | birinin arkasından konuşmak | |
golcax | giysilerin bilekten dirseğe kadar olan bölümünü korumak için kullanılan kumaştan bir üstlük | |
gôllik | gollık | küçük, ufak tefek |
gôn | deri, ten | |
goroğ | gor = kurt | insana yakın olmayan |
goşu | çiftte, arabada işe katılan koşu hayvanı | |
goyax | tepelerin arasında engin, çukur yer | |
gullep | zerza geçtikten sonra asma kilidin takıldığı toka | |
gulp | sap | |
gunnamax | mundar (tek tırnaklı) hayvanların doğurması | |
gunnax | gebe mundar hayvan | |
gunnük | yevmiye | |
gûrk | kuluçka, kuluçkaya yatan kanatlı hayvan | |
gurna | qurna | 1. çeşmede suyun aktığı yer 2. yere açılan oyuk |
gûrneş olmax | koyunların güneşten korunmak için birbirlerine sokulmaları | |
gurum | gurum | baca veya soba borularında katılaşmış is |
guşxana (xuşxana) | büyük tencere, kazan | |
guz | kuzey | |
güman | işaret, tahmin | |
hacat | alet edevat | |
hâğbe | heybe | |
hamıt | atların boynuna geçirilen koşum takımı | |
hangırdamax | yüksek sesle, biçimsizce gülmek | |
harıx | ark | |
haşarı | haşari | kural dinlemez |
havan | kavurga, haşhaş, çedene gibi yiyecekleri ezmede kullanılan gereç | |
havşalamax | önünü kesmek | |
havşu | havşa | avlu |
havxurmax | havlamak | |
hayıf | öç, intikam | |
hayıf almak | öç almak, intikam almak | |
hayma | damdaki ot, yoca yığını | |
hazeren bin | binlerce | |
helâ | tuvalet | |
helbe | elbette, tabii ki | |
helik | duvar taşlarının arasını doldurmak için konan küçük taşlar | |
helke | kova | |
herk | nadas | |
herle | un çorbası | |
hers | sinir, hırs, kızgınlık | |
herslenmek | kızmak, sinirlenmek | |
hestana | birdir bir oyunu | |
hetize | tereyağı, un ve şekerden yapılan katıca bir tatlı | |
hevrümede | çarçabuk, tezelden | |
hezan | hezen | damlara atılan uzun kereste |
hımbıl | uyuşuk, hareketsiz | |
höbere | düşünmeden hareket eden, beceriksiz | |
hörp | bir kaptan sesli şekilde alınan yudum | |
huğ | hux | tarlalardaki taş yığını |
ibicek | ||
iğım | kilim, halı dokumak üzere kurulan düzenek, dokuma tezgahı | |
iğmax | dokuma düzeneğini kurmak | |
ilâğan | leğen | |
ilme | ilme | tarlalarda toprak altındaki taş |
imremek | yakınlık göstermek | |
inne | iğne | |
istikan | bardak | |
işgillenmek | şüphelenmek | |
işlik | ince yakalı gömlek | |
itağ | hamur tahtasının altına açılan bez | |
keççik | bir tür baş bağlama | |
keçe | çobanların soğuk kış günlerinde kullandıkları kalın keçeden yapılmış palto | |
keçeşmek | uyuşmak | |
kefiye | başa bağlanan bir tür başörtü | |
kekeç | kekeme | |
kekil | kakül | |
kekmek | gagayla taneleri toplamak (Kanatlılar için kullanılır.) | |
kele | yahu (Kadınlar söyler) | |
kelep | Halı veya kilim dokumak üzere hazırlanan yün ipin boyanmak için büyükçe gevçek biçimde tutturulmuş yumak hali | |
kelik | naylon terlik, sandalet | |
kemçik | 1. eğri büğrü, 2. sivri burun | |
kemk | dokuma tezgahının ana ağaçları | |
kepenek | 1. kelbek 2. yğmurdan korunmak için çuvalın kendi içinde katlanmış şekli | |
kerme | ağılın tabanında biriken ve sonra kalıplar halinde yakacak olarak kullanılan koyun dışkısı | |
kerpiç | duvar örmede kullanılan pişirilmemiş topraktan yapılan tuğla | |
kertik | kertık | çentik |
kertmek | çentik açmak | |
keş | kurutulmuş ayran | |
keven | ||
kevgür | kefgır | metal süzgeç, kevgir |
keyveni | gebani | yemek pişiren |
kıraç | kıraç | susuz arazi |
kirkit | halı, kilim daokumakta kullanılan dişli alet | |
kişiflemek | gizlice gözetlemek | |
kişkirt | kilim dokumada kullanılan üç dört dişli, uzunca gereç | |
kolan | atın eyerini tutturmak için attın karnının altından geçirilerek sıkıştırılan kayış | |
kôlük | kolık | boynuzsuz öküz |
kôp | 1. kağnının bir parçası 2. bu tahta parçası ile kurulan bir salıncak oyunu | |
kôrmen | bir ot | |
kôs | sürgü, kapı sürgüsü, mandal | |
kôslemek | sürgülemek (kapı), kapıyı içeriden kilitlemek | |
kôsnü | köstebek | |
kôstağe | köstebeğin dürtüp yığdığı toprak yığını,kösteğe | |
kôsüre | tırpan gibi kesici aletleri keskinleştirmede kullanılan bir taş | |
kôtek | dayak, sopa | |
kôtelemek | bir şeyi kızarak atmak, fırlatmak | |
kôynek | fanila yerine giyilen beyaz pamuklu bezden yakasız giysi | |
kôzber | karasabanı boyunduruğa tutturan ağaç parçası | |
kûcü | dokuma tezgahında ipleri tutan uzun ağaç | |
kûde | köpeği kovmak için söylenen bir ünlem | |
kûflet | aile | |
kûlek | 15 litre büyüklükte tahıl ölçü birimi | |
kûllük | sobadan çıkan tezek küllerinin yığın halinde biriktirildiği yer | |
kulunç | qulunç | sırt |
kurna | su toplanan, genellikle ağaçtan oyulmuş kap | |
kûrtük | kurtık | sıkışmış kar kütlesi |
kûrük | kurık | eşeğin yavrusu, sıpa |
kûrün | kurun | içinde hayvanlara yem veya su verilen uzunca tekne |
kûşüm | ||
kûteden | küt diye, birdenbire | |
kutnu | çeşitli renk ve desenlerle süslenmiş, genellikle zubun dikmede kullanılan atlas kumaş | |
lâğen | legan | teştten küçük, siniden derin yayvan kap |
lallıx | peltek | |
lavgara | dalga geçme, makaraya sarma | |
loğ | loğx | yumuşak toprağı (toprak damı) sıkıştırmak için kullanılan taş silindir |
lor | bir peynir türü | |
mal | büyükbaş hayvan | |
malamat | rezil, kepaze | |
manıx | kedi yavrusu | |
manik | Halı veya kilim dokumada el içine sığacak biçimde hazırlanmış küçük yumak | |
masura | üzerine ip sarılan küçük ağaç parçası | |
maşala | bostanda sebzelerin ekildiği küçük bölümlerden her biri | |
maxat | sedir, divan | |
mayıs | hayvan gübresi | |
mazı | dingil (kağnının mazısı) | |
mecek | mesezin arkasına takılan ve karasabanın toprağını kazımaya yarayan metal | |
meçidôğn | köyün orta yerinde bulunan buluşma yeri | |
meret | merat | sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü |
mertek | toprak damlara atılan uzun ağaç | |
mesez | öküz, manda gibi koşum hayvanlarını yonlendirmeye yarayan uzun sopa | |
meymenetsiz | uğursuz, hayır gelmez, nadan | |
mırıx | sulu çamur | |
mısmıl | düzgün, dürüst, mundar olmayan | |
mıtırıp | cimri | |
mıx | mıx | metal çivi |
mucux | küçük, kapalıca göz | |
mundar | kanı akmadan (islami kurallara göre kesilmeden) ölen hayvan | |
musur | ahırlarda büyükba? hayvanların yemlerini yedikleri duvarlara biti?ik durumda yapılmı? uzun ve çukur yemlik | |
muzur | yaramaz, zararlı, insanın aleyhinde olan | |
muzurnaz | yaramaz, zararlı, insanın aleyhinde olan | |
natemeli | aksi, yaramaz kişi | |
naxıp | cemlerde yemek dağıtan kişi | |
nefseniyetli | gururlu, onurlu | |
nevir | yüz rengi | |
nıxıs | cimri | |
nodul | mesezin ucuna, hayvanlara dürtmek üzere takılan sivri çivi | |
oğrun | gizli, gizliden, farkettirmeden | |
omaç | kızartılmış tereyağının içine doğranmış yufka katılarak yapılan yemek | |
oxlağaç | oklava | |
öfelemek | 1. iki el arasında eymek, 2. masaj yapmak | |
öküz götü | meyvası yenen bir tür ot | |
öllük | bebeklerin altının sıcak ve kuru kalması için kundağın içine konan taneli toprak | |
önâ | inatçı | |
örk | hayvanların kaçmaması için bağlandığı ip | |
örklemek | hayvanları otlayacağı bir iple bağlamak | |
örselemek | yıpratmak, ezmek, hırpalamak | |
örtü | yatak | |
ötürmek | ishalden dolayı sıvı dışkı çıkarmak | |
ötürük | ishal | |
öyün | yemek, aş, ekmek | |
özeme | yoğurttan yapılan, ayrandan koyuca bir içecek (Ekmeğe katıklık olarak kaşıkla da yenir.) | |
partal | yalan, palavra | |
patavatsız | lafını sözünü bilmeden konuşan | |
paxıl | malını başkasına vermemek için saklayan | |
payalanmax | övünmek, memnuniyet belirtmek | |
pestukan | kışın çorba yapmak üzere yoğurt veya ayranın süzülüp kurutulmuş hali | |
peşgır | havlu | |
pırçalıx | kayalık yerlerde yetişen, turpa benzer bir bitki | |
pırnat | pırnat | xorumdan küçük, iki elin arasına sığacak kadar ekin parçası |
pırtı | pırtı | manifatura, kumaş |
pırtık | pırtık | küçük |
pırtmak | bir şeyin bulunduğu yerden sıyrılıp firlaması | |
pısgırıx | hapşırma | |
pıtırax | dikenli tohumları olan bir bitki | |
pinnik | kümes | |
pirçekli | havuç | |
pissik | kedi | |
potux | kahverengi, devetüyü rengi | |
puxağı | puxağı | atın kaçmaması için ayağına bağlanan zincir |
puxarı | puxari | davlumbaz |
püsgûğüt | bisküvi | |
reşim | raşem | çece vurulan damga |
sâğartmek | koşmak, koşarcasına hızlı yürümek | |
salaxana | orospu anlamında küfür | |
sambağ | zelbenin ucuna bağlanan ip | |
sarat | serat | gözleri büyükçe kalbur |
sası | tadı bozulmuş olan | |
savak | oluk, tarlada, çayırda suyun toplanarak uzaklaştırıldığı küçük ark | |
sax | uyanık | |
saxandırıx | bağ, ip | |
sedir | divan, makat | |
sehen | genellikle bakırdan yapılmış metal tabak | |
seyiplemek | serbest bırakmak | |
sındı | makas | |
sıngınını çıxarmax | acısını almak, öcünü almak | |
sıvışmax | gizlice ortadan kaybolmak | |
siğecen | ince hesaplı, saman altında su yürüten | |
sikke | hayvanların otlamak üzere bağlandığı yere çakılan sivri demir | |
sinayağı | sofra sinilerinin altına konan, işi bitince de katlanıp kaldırılabilen sehpa | |
sinsin | düğünlerde erkekler tarafından oynanan bir oyun | |
sirken | yemekte kullanılan ispanağa benzer bir tür ot | |
sitil | kova | |
soğukkuyu | lastik ayakkabı | |
soxax | evin giriş kısmı, hol | |
soxu | içinde tokmakla tahıl ezilen oyuk taş | |
soxum | lokma | |
soyxa | bir şeyi lanetlercesine söylenen bir ilenme sözü | |
sufra | sofra | |
sûğük | sıvık | damın uç kısımları |
sümsük | pısırık | |
sürsülük | alıca benzer bir tür yaban meyvesi | |
şakül | çekul | örülen duvarın dikliğini ayarlamak için kullanılan ucuna ip bağlanmış koni biçiminde araç |
şambal | eğri büğrü teker | |
şaplamax | tokat | |
şaplax | şappık | 1. alkış 2. tokat |
şaplax çalmax | alkışlamak | |
şarmıta | orospu anlamında küfür | |
şebeş | bir tür gem | |
şelek | yük, sırtta taşınan ot, keven vs. yığını | |
şıxırdax | çok sayıda, bol; Ağaçta meyva şıxırdax gibi. | |
şibik | çapak, gözde biriken tortu | |
şikilsiz | çirkin | |
şişek | koyun olmaya aday toklu | |
şoğra | şore | çorba |
şor | şor | dedikodu |
şörük | ağızdan sızıntı halinde akan tükürük, salya | |
talaz | toz fırtınası | |
tama | öyle değil mi! | |
tandır | tennur | içinde ateş yakılarak ekmek pişirilen çukur |
tandırın badı | tandır duvarının iç kısmı | |
tangoğ | tanko | kısa (Örn. etekler için) |
tapan | tapan | toprağı düzlemeye yarayan gereç |
tas | su, süt vs. içmek için kullanılan derin kap | |
taşgala | gürültü patırtı | |
tavatır | güzel, iyi, hoş | |
tavlanmax | şişmanlamak, kilo almak | |
tavlu | şişman, kilolu | |
taxa | taxa | duvarda bulunan ve içine eşya konan oyuk |
taxalax | içli köftenin tereyağı ile doldurulmuşu | |
taxtabeç | odalarda içinde eşya saklanan gömme dolap | |
taxyonuz | taxyonuz | |
tebağat | huy | |
teberik | birine anı olarak verile hediye, kutsal hediye | |
tee | kadınlar tarafından kullanılan bir nida sözü | |
teh düşmek | bir şeyin istendik biçimde yürümesi için dikkat etmek | |
teltik | peltek | |
temek | samanlığa saman doldurmak için duvara açılmış genişçe delik | |
temli | tarlalarda, toprak altında yetişen bir bitki | |
terllik | bere | |
teşt | büyük leğen, içinde örn. çamaşır yıkanan yayvan kap | |
tevür | tevir, çeşit | |
tıfıl | genç, olgunlaşmamış, tecrübesiz, körpe | |
tığ | tıx | harmanın sürülerek yığılmış hali |
tıpsıtmax | korkup çekilmek | |
tırsmax | korkmak, çekinmek | |
tike | kuşbaşı kesilerek güneşte kurutulmuş et | |
tomuzlan | mayıs böceği | |
toplayıcı | dilenci | |
tor | acemi | |
toxaç | çamaşır yıkamakta kullanılan kalın yassı tahta parçası | |
toxlu | bir yaşında kuzu | |
toxmax | tomax | tokmak |
toxurdamax | kaynamak | |
toyga | toğxa | kurutulmuş ayran (keş) ezilerek yapılan çorba |
tölsüz | kontrolsüz haraket eden, beceriksiz, bkz. höbere | |
tulux | çobanların azıklarını koydukları deri torba | |
tuman | genellikle beyaz pamuklu bezden dikilmiş uzunca kilot | |
turfanda | turfanda | |
tusmax | kafasını içine çekmek, geri çekilmek, pısırıklaşmak | |
tülek | tülek | kurnaz |
uduxmax | utanmak, çekinmek | |
uflağa | büyük bıçak | |
uğra | ekmek (yufka) açmada kullanılan un | |
ûğsüllenmek | işi yavaştan almak | |
uşax | çocuk | |
üleş | leş, kadavra | |
ümük | gırtlak (ümuğunü sıxmax) | |
ütmek | 1. derinin üzerindeki kılları yakmak, 2. (firik ütmek) tam yetmemiş tahılı yarım yakarak içindeki taneleri ayıklayıp almak | |
ütük | çabuk üşüyen | |
vargel | bir dokuma tezgahı parçası | |
vaynıx | aklı yetmeyen, saf, salak | |
vış | bir hayret ve üzülme sözü | |
xalat | amca ya da dayı yolu | |
xalik | xêlik | duvar örülürken dış tarafe gelen taşlaın arasını doldurmak için aralarına konan küçük taşlar |
xap a xap | xap a xap | 1. ansızın 2. tamıtamına |
xapır | xopan | dişsiz |
xaranı | büyük kazan | |
xarer | xarar | büyük kıl çuval |
xasır | xasır | hasır |
xaşetmek | yormak | |
xaşını çıxarmax | iyice yormak | |
xat | çiftin açtığı iz | |
xaxıx | ||
xımbıl | xımbıl | beceriksiz, tembel, hareketsiz |
xınçirikli | asık suratlı, içten hesaplı olan | |
xındik | sümük | |
xınkirmek | sümkürmek | |
xışırtı | çıtırtı | |
xışlamax | kırıp dökmek | |
xorum | xorum | desteden küçük ekin yığını |
xoza | kefiyenin düğümü | |
xurç | xurç | kilim gibi dokunmuş heybe |
xuylanmax | kızmak, darılmak | |
yaba | harman savurmada veya saman doldurmada kullanılan çatal uclu ağaçtan yapılmış alet | |
yağalax | hafif açık, kapıyı yağalax bırakmak: kapıyı hafif aralı bırakmak | |
yağalmax | yanılmak | |
yal | köpek yemi | |
yalax | içine yağmur suyu dolmuş taş oyukları | |
yannıx | yayık | |
yarımlağa | tahıl ölçümünde kullanılan, tahtadan yapılmış kap | |
yaşar | bir yaşında dana | |
yazı | ova, düz ve geniş arazi | |
yeğni | hafif | |
yekinmek | yerinden kalmaya başlamak | |
yelpik | yelpug (= fırtına) | çevik, hızlı koşan |
yılbırt | hızlı koşan | |
yörep | yokuş | |
yûklük | yatakların toplanarak dizildiği sedir | |
yumax | yıkamak | |
yumuş | buyruk, emir | |
yumuş buyurmax | birinden bir iş yapmasını istemek | |
yumuş dutmax | kenisinden istenen, buyrulan işi yerine getirmek | |
yunnax | tahıl yıkanan su yatağı | |
yunnax yumax | tahılları yıkamak | |
zağar | demek ki, herhalde | |
zavar | zevar | iri çekilmiş tahıl |
zelbe | öküzlerin boyunduruktan kaçmaması için boyunlarının iki yanına geçen ağaç veya demir çubuk | |
zerza | zerze | kapıları kilitlemeye yarayan kalın zincir |
zığarmax | bir şey zoruna gelince vazgeçmek bk. zıllımax | |
zıllımax | oyunbozanlık yapmak, zorlukla karşılaşınca vazgeçmek bk. zığarmax | |
zıpçıx | daracık giyinme şekli, incecik | |
zıxmın | topraktan çiğdam vs. çıkarmak için kullanılan ucunda sivri bir metal bulunan sopa | |
zibil | çör çöp, toz yığını | |
zil | filiz | |
zilif | yanaklardan aşağıya sarkan saç | |
zillenmek | filizlenmek, filiz vermek | |
zubun | genellikle kutnu, kadife gibi değerli kumaşlardan yapılan ve üç parçadan oluşan etek | |
zumzux | yumruk | |
zünepe | yuvarlak, küçük bir taşı yassı taşlar vasıtasıyla hareket ettirerek oynanan bir oyun |